İZAFİYET

Küçük Tiyatro'yla Tanışma





Albert Einstein’ın evine tek perdelik bir oyunla misafir oluyoruz. Profesör, seyircilerini oyunun isminden beklenmedik bir sıcaklıkla kucaklıyor, karmaşık formülleri ve buluşlarını bu oyunda özel hayatının olabildiğince gerisinde tutuyor.

Ankara Devlet Tiyatrosu, Küçük Tiyatro sahnesinde izlediğim bir oyun “İzafiyet”. Ağır bir metinden ve sanatsal ögelerden uzak, yorucu olmayan fakat düşündüren keyifli bir oyun. Seyircinin sorgulamasını istediği şey ise açık: Bilim insanları ve sanatçılar gibi, topluma bir noktada dokunmuş kimselerin profesyonel kişilikleri, karakterlerinden bağımsız mı değerlendirilmelidir?

Oyun genç bir kadının gazeteci olduğunu söyleyerek Einstein’dan röportaj istemesiyle başlar. İkili, Einstein’ın çalışma odasında geçen konuşmalarına röportaj minvalinde başlayıp sohbet havasında devam eder. Gazeteci kadının sorduğu soruların gittikçe spesifik konular çevresinde yoğunlaşması ise ikili arasındaki ilişkiyle ilgili bir gizemi beraberinde getirecektir.

Gazeteci kadının söylemlerine göre Einstein, çok başarılı bilim insanı kişiliğinin tersine ailesine gereken değeri göstermeyen ilgisiz ve yetersiz bir baba/eş’tir. Eşinin hamileliği süresince yanında olmamış, doğan çocuğunu bir kere bile görmemiştir. Gazeteci kadın profesörün kötü bir insan olduğunu, bu yüzden yaptığı işlerin kendisine kazandırdığı ünü ve insanların gözündeki konumunu hak etmediğini savunur. Profesör ise ortaya koyulan işin veya sanatın, onu ortaya koyan insanın karakterinden ve hayatından bağımsız bir noktada durduğunu düşünmektedir. Oyunun sonucunda hiçbir taraf haklı çıkarılmaz, sadece iki zıt fikir çarpıştırılmıştır.

Oyunu izledikten sonra da bu konu hakkındaki fikirlerim değişmedi açıkçası. Ben kişilerin eserlerinden bağımsız tutulması gerektiğini düşünenlerdenim. Bu oyundan sonra aynı konuyla ilgili farklı bir pencere daha açtım zihnimde: Kişiliği değer yargılarımızla örtüşmeyen insanların ortaya koyduğu şeyler bazen amacının da ötesinde daha geniş bir perdeden gözlenerek değerlendirilmelidir. Oyunda verilen icat örneği sayesinde bu düşünceyi somutlayabilirim sanıyorum. Oyunda Einstein, kendi gözüyle verdiği bir örnekte silahların icadından bahsediyor. Bir tarafta iyi bir amaca hizmet etmeyecek olan silahların yapılması; diğer taraftaysa bu icatlar sırasında kurulan yeni mekanizmalar, bulunan farklı bilimsel yenilikler var. Sadece bir kötü amacın yol açabileceği onlarca yararlı yeni fikir ve bir sürü teknoloji harikası... Aslında bu durum da kötü insanın eseri/icadı değersizdir algısının yanlışlığıyla örtüşüyor fikrimce.

Oyunda üç karakter yer alıyor ve olaylar bir mekanda işleniyor. Oyunun metninde genel olarak diyalog ve soru-cevap üzerine yoğunlaşılmış. Oyun yaklaşık iki saat sürüyor. Konusuna göre işlenişi biraz ağır. Diyalogların genel havası oyunu boğmasa da bazı kısımlar oyunun özünden uzaklaşarak daha uzun sürmesine sebep olmuş. Dekorasyon oldukça samimi. Oyunculuklar başarılı. Küçük Tiyatro’nun sahnesineyse denecek yok. Gerek duvarlarının renkleri gerekse aydınlatması, adı gibi küçük bu salonu âdeta bir samimiyet abidesine çeviriyor.

 

küçük tiyatro sahnesi,ankara




Ece Aslan


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İÇ ÇÖZÜMLEME

h(üzün)tü