İÇ ÇÖZÜMLEME

  Aylar önce beynimin etini kemirip içerimde hüküm süren bütün endişeler şimdi gözlerimden çok uzak noktalarda gölgeleşiyor. Çünkü bana endişelerimin ürünü olarak sunulan hiçbir kapıdan geçmedim. 

  Hayat kendini tekrar eden bir plak gibi yerleşiyor zihnimizde. Her sabah, her akşam, her yağmurun yağışı aynı geliyor yaşanırken. Ama tüm bu sıradanlıkların ardında sürekli yenilenen bir kendimiz beliriyoruz. Bu yenilenme, devinim öyle sessiz ki aynı olan her sabahın ve akşamın ardına gizlenerek onu engellememizden koruyor kendini sanki. Biz insanlar konfor alanlarımızın bağımlılarıyız. Duvarlarımızın griliği hoşumuza gidiyor. Zamanı gelince o duvarların tek bir çıkışı olsun diye umuyor, yapma ihtimalimizin doğacağı seçimlerden uzaklaştırıyoruz kendimizi. O zaman geliyor, önümüze her biri farklı bir dünyanın ürünü olan onlarca kapı açılıyor. Hep görüş alanımızdaki iki-üç kapıyı süzerken biz; elimizdeki anahtar tam arkamızda, bir kere hayalini bile kurmadığımız o kapıyı açıyor aniden. Sonra başka bir dünyada oluyoruz. Bir bakıyoruz sonbahar ağaçlarının arasındayız, bir bakıyoruz yabancı bir odanın üst ranzasında…

  Ne yaşanırsa yaşansın insan, doğası gereği yeni endişeler içinde yüzmeye kodlanmıştır. Sadece; büyüttüğü endişelerin kişi tarafından kendi zirvesine çıkan bir basamak olarak görülmesi, gelişkin bir zihnin eylemidir. Akıp giden ve zaman zaman fazlasıyla sıradanlaşan düzenimiz içinde kaybolmamak için bize düşen; çevremizin bize sunabileceği her fırsatın, birbirinden çok kesin çizgilerle ayrılmayan, hatta birçok noktada ortak paydada buluşan dünyaların kapısı olduğunun bilincine varmak. Aylar sonra olacağımız ve aylar önce olduğumuz kişi arasındaki köprüyü kurmak bugün bizim elimizde: sadece bizim çabamız, sadece bizim emeğimizin ürünü olabilecek bir köprü... Duvarlarımızdan sıyrılıp başka grilikler bulalım kendimize. Bundan aylar sonra aynı iç çözümlemeyi başka endişeler ardından da yaşayalım.



Ece Aslan


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

h(üzün)tü

İZAFİYET